21 Ekim 2016 Cuma

Kullandığım Kitap Alışveriş Siteleri & Kitap Sitelerindeki Kampanyalar

Herkese merhaba^^ Bugün farklı bir yazıyla karşınızdayım.
Kitap satış sitelerindeki indirimleri bir yazıda toplamak istedim. Ayrıca siteler hakkındaki görüşlerimi de ufak ufak belirttim.
Malum etiket fiyatları 35-40 TL'lere ulaşınca insan ucuz kitap bulunca kaçırmak istemiyor.
Çok acayip istediğim ve uzun zamandır beklediğim bir kitap yoksa genelde alışveriş yapmak için 9.90 indirimlerini bekliyorum. Eğer Pegasus Yayınları değilse mutlaka indirime girecektir.
Pegasus'un en fazla indirim oranı %35 oluyor.... O da %35 indirimli haliyle zaten normal bir kitabın etiket fiyatına ancak iniyor. Neyse konumuz bu değil.
Gelelim indirimlere:


1-)OkuOku
Dex Yayınları 9.90 kampanyasına göz atmak için buraya tıklayabilirsiniz
Eksik Parça Yayınları 9.90 kampanyasına göz atmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Müptela, Yabancı ve İthaki Yayınları'nın bazı kitapları 9.90 buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Postiga Yayınları'nın 7.90'lık kitaplarına buradan ulaşabilirsiniz.

Kampanyalar stoklarla sınırlı oluyor. Acele etmenizi tavsiye ederim.

OkuOku çoğu kişi tarafından sürekli kullanılan ve memnun kalınan bir site. Benim de alışveriş yaparken ilk tercihim okuoku oluyor. Fiyatları çoğu siteden daha uygun. Hızlı gönderi yapıyorlar, kitaplarda hasar olmuyor ayrıca kapıda ödeme seçeneği de var. Kampanyaları düzenli takip ederseniz yeni çıkan, popüler kitapları uygun fiyatlara satın alabilirsiniz.


2-)Kitap Sihirbazı
Yabancı, Arkadya Bitter, Novella, İndigo, Go!, Martı vb birçok yayını 9,90'a bulabilirsiniz. Ayrıca fırsat bölümündeki kitaplarda %40-45 civarında indirim var. Buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Benim sürekli alışveriş yaptığım sitelerden biridir. Bazen kargolama işi gecikebiliyor ama Allah'tan kitapları hasarsız yolluyorlar ayrıca kapıda ödeme seçeneği de mevcut. Fırsat bölümündeki kitaplar sürekli yenileniyor. Takip etmenizi öneririm.

3-)İlknokta

İthaki Yayınları'nın indirimli kitaplarına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
İthaki fantastik kitaplar 9.90 buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Yabancı Yayınları'nı 9,90'a hatta 4.90'a bulabilirsiniz. Buradan ulaşabilirsiniz.
Locke Lamora, Anansi Çocukları, Kırılgan Şeyler ve Trendeki Kız gözüme çarpanlar arasında.
Belki listenizdeki kitapları ucuza bulabilirsiniz.


İlknoktadan daha önce 3 kere alışveriş yaptım. Bir siparişimde 5 farklı kitabın her birinden 3'er tane almak istemiştim ama asla sipariş adedine bakmıyorlar ve her kitaptan 1 tane göndermişler. Sürekli arayıp uğraşmak zorunda kalmıştım. Yine de çoğu zaman Yabancı, İthaki ve Müptela kitapları fazlaca indirimde oluyor. Ara sıra bakabilirsiniz.

4-)D&R
%30 ile %50 arasında değişen indirimler var. Buradan ulaşabilirsiniz.

Çoğu siteye göre pahalı olmasından ve sürekli hasarlı kargo göndermesinden dolayı pek tercihim değildir ama 9,90 kampanyalarında güzel kitaplar oluyor.


5-)Babil.com
Siyah Beyaz Klasikler seti %50 indirimli. Buradan ulaşabilirsiniz.
Haftanın kitabı Yazsam Roman Olur %50 indirimli. Buradan ulaşabilirsiniz.
Bazı kitaplar 9.90. Buradan ulaşabilirsiniz.
Küçük Ejderha Kokosnuss'un Maceraları seti %40 indirimli. Buradan ulaşabilirsiniz.
Lemur Kitap %50 imdirimli. Buradan ulaşabilirsiniz.

Babil gerek hızından dolayı gerek kitaplarda gösterdikleri titizlikten dolayı sık sık kullandığım bir site. Fiyatları diğerlerine göre biraz pahalı ama eğer kargo beklemeyi sevmiyorum, hasarlı gönderilen kitaplar beni delirtiyor diyorsanız babil'i gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.


6-)Hepsiburada.com
Çok satan güncel romanlarda %50 indirim var. Buradan ulaşabilirsiniz.
Sanırım her perşembe çok satan kitaplar %50 indirime giriyor. Ben öyle biliyorum. Her perşembe girip bakmanızı tavsiye ederim. Çok güzel kitaplar oluyor. Ayrıca gerçekten hızlı gönderim yapıyorlar. Ben Perşembe sabah sipariş vermiştim Cuma günü elimdeydi. Nasıl hızlı olduklarını düşünün artık.


Gerçi çoğu kişi indirimleri sürekli takip ediyor ama hepsi bir arada bulunsun istedim ve eğer gözden kaçırdıklarınız varsa diye böyle bir yazı paylaşmak istedim. Umarım faydalı olmuştur.

Herkese keyifli okumalar ^^

18 Ekim 2016 Salı

Bedriye Zobu - Soğuk Kitap Yorumu

Kitap Adı: Soğuk
Yazar Adı: Bedriye Zobu
Sayfa Sayısı: 482
Basım Yılı: 2015

Arka Kapak:
"Bir adam. Buzdan kaleleri olduğu varsayılan, aslında o hayali kalelerinin çok uzağında yaşayan bir güzel adam. Bir kadın. Ayaklarının dibine dökülen hayallerini, adamın ilgisiyle sulayıp yeşertmek isteyen mahzun bir genç kadın. "Çocuksun çocuk," dedi gülerken. Kısılan gözleri normal haline dönmeden, "Büyüme ama hiç," diye ekledi. Onun üslûbunun aksine karşısında daha ciddi durarak, "Sen büyüdün mü, adam?" diye soruverdim.





Yorumum:

         Sahil ve Baran. İkisi de etrafındakileri uzaklaştıran, soğuk görünümlü insanlar. Sahil, liseden beri Baran'a platonik. 

         Bir de Onay var, lisede Sahil'in canına okuyan, sürekli problem yaratan. 

         Konusundan bahsetmek istemiyorum, zaten az çok tahmin edilmiştir. 
Ben bu kitabı daha okumadan favorilerim arasına koymuştum öyle bir sevgi. Okudukça da çok yerinde bir karar verdiğimi fark ettim. 

         Ben bir karakter yaratacak olsaydım bu kesinlikle Baran olurdu. 
Evet öküz, kaba, sinirli biri ama işte gönül bu aşık olduk bir kere 😒 

         Baran, kendini dışarı kapatmış, hayatına çok fazla insan almayan bir tip. Nefret dolu bir insan beklemiştim. Aslında "buzdan kaleleri" o kadar da buzdan değilmiş onu öğrendim. 

         Sahil, platonikliğin yükü altında ezilen biri. Daha sahip olamadığı halde sürekli Baran'ı kaybetme korkusu yaşıyor bu da onun dengesiz hareket etmesine sebep oluyor. 

         Gerçekten çok ufak şeylerde sinirlenip ortamı terk ettiği oldu. Sinirlenecek bir şey de yok yani. Ufacık şeylerde kavga etti, problem çıkardı. 

         Onay, ne yaparsa yapsın sevemediğim bir karakter. Yaptığı şeylerin sebepleri var ama yeterli gelmedi. 

         Sahil'in ablası Deniz. Tek kelimeyle şırfıntı. Bir insan bu kadar karaktersiz, alçak olabilir 😒

         Yazarın kalemi acayip güçlü. Kitaptaki cümleler o kadar güzel ki. Her birini 2-3 kere okudum aklımda yer edinsin diye. İnsanı derinden etkiliyor.

         Kusursuz bir kitap mı? Hayır değil. Mesela Sahil'in bileği incindi 2 hafta ayağa kalkmaması lazım bir bakıyoruz Sahil yürüyor.
Ayrıca ertesi güne ne zaman geçildi, ne zaman gündüz oldu? Zaman geçişlerinde sıkıntı vardı. Ya da yaşanan bir olay sonrası akılda soru işaretleri kaldı ama o olay daha sonraki bölümlerde tekrar gündeme gelmedi unutuldu.
         Wattpad kitaplarına farklı bir bakış açısı getiren Soğuk'u her şeye rağmen çok sevdim. Çünkü Baran sevilmeyecek gibi değil. 

                Hazır ikinci kitap olan Vefa da çıkmışken bir bakmanızı tavsiye ederim.

     Puanım:


Aslında 4.5 vermiştim ama neyse ^^
        Sanırım 4N1K'dan sonra ilk defa bir Watty kitabına bu kadar yüksek puan veriyorum 🙊

        "Yağmur bazıları için histir. Fakat yağmur, kahverengi gözlü, hüzün paltolu güzel adamdı benim için. Yağmur bana onu hatırlatıyordu. Onun vazgeçilmez olduğunu... Onu sevdiğimi. Baran Uysal ki, kahverengi. Bir yağmur damlası misali." 

Rebecca Donovan - Sil Baştan Kitap Yorumu

Kitap Adı: Sil Baştan
Yazar Adı: Rebecca Donovan
Orijinal Adı: What If
Sayfa Sayısı: 456
Basım Yılı: 2016

Arka Kapak:

Kırık Kanatlarla Ne Kadar Yükseğe Uçabilir Kalbin?

Acı mı çekmedim? Yaralarını sen diye sardım kalbimin, gözyaşlarımla. Mutlu mu olmadım ya da? Gülmenin anlamı seninle büyümekti, küçülmeyen elbiseler gibiyken zaman. Dikenli yollar, yok olan umutlar ve yitirdiklerimiz ardımızda. Ama bana, yine yürür müsün o yolları diye sorsan küllerinden doğar gibi... Her şeye rağmen, seninle bir daha yanarım derim.



Yorumum:

      Nefes serisine aşık biri olarak, Sil Baştan'da umduğumu bulamadım.
Beklentimin yüksek olmasının sebebi de arka kapak yazısıydı. O kadar etkilendim ki acayip güzel bir şey bekliyordum. Ama yanılmışım.

      Cal, Rae ve Richelle küçüklükte çok yakın arkadaşlar ve mahallelerine yeni taşınan Nicole'ü de aralarına alıyorlar ve dördü takılmaya başlıyorlar. Derken bir gün Richelle mahalleden taşınıyor ve Nicole de Cal ve Rae ile sebebini bile söylemeden konuşmamaya, görüşmemeye başlıyor.

     
      Uzun zaman sonra bir gün Cal, kampüste bir kız görüyor ve Nicole sanıyor ama kız adının Nyelle olduğunu söylüyor. Cal ise Nyelle'in sırrını öğrenmek için uğraşmaya başlıyor. 


      Kitabı 1 ayda falan bitirdim tam okumaya niyetleniyorum elim başka kitaba gidiyor. Asla bağlanamadım, ısınamadım. 


      Kitap erkek karakterin ağzından anlatılıyor ve şimdiki zaman kipiyle yazılmış. 
Karakterleri de sevemedim nedense. Tek beğendiğim kısım çocukluk anılarını okumaktı. Bir de son sayfalarda sırların açığa çıktığı kısımları sevdim.


      Çok kötü bir kitap değildi ama yanlış zamanıma denk geldi galiba. Belki başka zaman okusaydım severdim. Benim için eh işte ayarında bir kitaptı. Bu gidişle Nefes serisi zirvede tek olarak kalmaya devam edecek. 


      Puanım:

Ayrıca yeni logoyu sevemedim nedense şimdi diğer parodilerle yan yana koyunca iğrenç duracak 😒

Maria V. Snyder - Zehir Ustası Kitap Yorumu

Kitap Adı: Zehir Ustası
Yazar Adı: Maria V. Snyder
Seri Bilgisi: Study, #1
Orijinal Adı: Poison Study
Sayfa Sayısı: 378
Basım Yılı: 2012
Arka Kapak:

Celladına âşık olsan, hapisten kaçar mıydın?

Hızlı bir ölüm mü isterdin, yoksa yavaş yavaş öldüren bir zehir mi içerdin?

Yelena idam edilmek üzereyken sıradışı bir teklif alır: Ixia'nın yeni komutanı Ambrose'un çeşnicisi olmayı kabul ederse, hapisten kurtulup en güzel yemekleri yiyecek ve sarayda yaşayacaktır. Ama komutanın en güvendiği adamı Valek, Yelena'ya Kelebek Tozu adında bir zehir içirir. Böylece Yelena Valek'ten her gün panzehir almak zorunda kalır yoksa onu acılı bir son beklemektedir. Kaçsa da, kalsan da ölüm hep arkasındadır.

Yelena her gün zehir konusunda eğitimler alır ve giderek uzmanlaşır; sarayda dostlar bile edinmeye başlamıştır. Fakat bu kez de yetimhanedeki korkunç geçmişi Yelena'nın peşini bırakmaz. Çok geçmeden, yeni askeri yönetime isyan edip eski krallığı savunan isyancılar ve görüldüğü yerde vurulması emredilen büyücüler de, Yelena'nın düşmanları arasına katılır.

Zehir Ustası, Maria Snyder'ın sürükleyici, özgün ve ayrıntılarıyla büyüleyen fantastik üçlemesinin ilk kitabı.

Yorumum:

       Herkese merhaba ^^ Uzun bir aradan sonra yorumlarımı yeni yeni girmeye başlıyorum.
Yaza kadar bu şekilde ara ara yorum girmeyi düşünüyorum.

       Kitaba gelirsek, mükemmeldi. MÜKEMMELDİ. Bir kurgu bu kadar mı güzel olur ya?
Yelena yetimhanede büyüyen bir kızdır. Kaldığı yetimhane, General Brazell'e aittir ve Brazell, oğlu Reyad ile birlikte yetimhanedeki çocuklara işkence ederek içlerindeki büyüyü ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Yelena başarısız olduktan sonra onu  Reyad'a veriyorlar. Reyad Yelena'ya türlü işkenceler yapıyor, eziyetler ediyor ve bir gün daha da ileri giderek tecavüz ediyor.

       Artık dayanamayan Yelena Reyad'ı öldürür.

       Yelena işlediği cinayetten dolayı zindandadır ve cinayetin cezası idamdır. İdam sırası Yelena'ya geldiğinde komutanın eski çeşnicisi öldüğü için komutanın en iyi ve en sadık adamı Valek (aşkım bebeğim canım hayatım) ona bir teklif sunuyor. Yelena kabul ederse Ixia komutanı Ambrose'un çeşnicisi olarak hayatına sarayda devam edebilecek ya da idam edilecek ve kendinden bir sonraki mahkuma çeşnici olma teklifi sunulacak.
Yelena da bu teklifi kaçırmıyor ve çeşnici olarak yeni hayatına başlıyor. Zorlu bir eğitimden geçiyor ve bütün zehirleri öğreniyor ama bir tane zehir hiçbir zaman aklından çıkmıyor çünkü ölümü bu zehir yüzünden olabilir. Kelebek Tozu. Çeşniciler saraydan kaçmasın diye içirilen bir zehir.
Yelena her gün Valek'ten panzehir almak zorunda kalıyor yoksa zehir onu 2 gün içerisinde yavaş yavaş öldürecek.

       Yelena saraydaki hayatına ve görevine alışıyor yeni arkadaşlar ediniyor fakat yetimhanede yaşadığı korkunç anılar peşini bırakmıyor. Geçmişin hayaleti sürekli Yelena'yı rahatsız ediyor.
O da yetmezmiş gibi usta bir büyücü peşine düşüyor. Kısaca kitapta heyecan hiç bitmiyor.

       Resmen bu kadar güzel bir kitabı 2-3 sene kitaplıkta bekletmişim. Kitabı bıraktıkça tekrar aldım elime. Aklım sürekli oradaydı. Günlük işlerime bile odaklanamadım.

       Valek'e bayıldım.Kalbimi ellerine teslim ettim yani. Elinden zehir olsa içerim *-* Ah Valek.... Çevik, kuvvetli, koruyucu ve acımasız suikastçı.. Resmen Maria demiş ki ben mükemmel bir karakter yaratayım ve okuyanlar ona aşık olsun sonra gerçek dünyadaki erkekleri beğenmesinler ortaya da Valek'i çıkarmış. Yelena'nın hayatını kaç kere kurtardı sayamadım. Sürekli tetikte. Ayrıca aynı anda silahlı olan 4 kişiyle silah olarak sadece metal bir bira bardağı kullanarak dövüşebiliyor. Çünkü mükemmel olmak bunu gerektirir.


       Yelena'nın gücüne hayran kaldım. Hırsı, yaşama tutunma çabası takdirlikti. Ayrıca çok zeki ve kolayca öğrenen bir karakter. Kendini savunması gerektiğinin farkında ve bunun için kendisine yardım edecek iki kişi buluyor. Ari ve Janco.

       Bu arada kitaptaki favori ikilim -Valek'in yeri çok ayrı tabi- Ari ve Janco. O kadar tatlılar ki. Yelena'yı küçük kız kardeşleri gibi sahiplenmeleri, dövüşmeyi öğretmeleri, tehlikelere karşı korumaları falan. Kıskandım. Hem de çok.


       Kitaptaki kötü karakterleri bile sevdim. Yazar öyle güzel kurgulamış ve mükemmel karakterler yaratmış ki. Beğenmemek elde değil yani.

       Tamam Brazell, Reyad ve Mogkan'dan falan ölümüne nefret ettim ama olsun.

       Zaten insanı sıkan, zorlayan ya da Kızıl Yükseliş gibi beynini yakan bir kitap değil.
Yaratılan dünyaya girmek çok kolaydı. Ve kitaba başladıktan sonra kendinizi o ortamda kaybediyorsunuz.


       Şu sıralar okuduğum kitapları çok beğeniyorum ve Zehir Ustası da acayip severek, beğenerek okuduğum bir kitap oldu.


       Umarım okuyanlar da benim kadar beğenir ^^

       Puanım:



11 Ekim 2016 Salı

Paullina Simons - Bronz Atlı Kitap Tanıtımı




     Herkese merhaba ^^

      Çok fazla severek, hatta sevmek hafif kalır, delicesine bir tutkuyla okuduğum Bronz Atlı *yorumum için tık* kitabını basan yayınevi kapandığından dolayı kitabın baskısı yoktu ve ben pdf olarak okumak zorunda kalmıştım.

      Daha sonra ise yayın haklarının Pegasus Yayınları tarafından alındığını öğrenmiştim ve o günden beri de çıksa da elime alsam yeniden okusam, kitabı baştan sona post-itle donatsam diye bekliyordum veeee o gün geldi.
Bronz Atlı karton kapaklı bir şekilde etiket fiyatı 39 TL olarak 19.10.2016 tarihinde ön siparişe açılacak.

      Şu harika kapağa bakar mısınız? Gözlerimden kalp fışkırıyor resmen.
      E tabi bunu gören ben durur muyum? Hemen gittim sipariş verdim. Elime ulaşmasını sabırsızlıkla bekliyorum. Biraz çok bekleyecek gibi gözüküyorum ama buna değer.


      Umarım 2. ve 3. kitaplarının çevrilmesini çok uzun süre beklemeyiz. Okuyun bana hak vereceksiniz.

Bir de ben dayanamayıp 2. kitabı da okudum ve hala 3. kitabı bekliyorum. İnanın çok zor.
Bu kitabı ölümüne tavsiye ediyorum. Her şeyi bırakın ve Bronz Atlı'ya başlayın. Pişman olmazsınız.

Paullina Simons - Bronz Atlı Kitap Yorumu

Kitap Adı:Bronz Atlı
Yazar Adı:Paullina Simons
Orijinal Adı:The Bronze Horseman
Seri Bilgisi:
The Bronze Horseman #1
Sayfa Sayısı: 663

Arka Kapak:
Acımasız bir kışın ve alman Ordusu tarafından kuşatılan 1941 Leningrad`ında, Metanov ailesi hayatta kalabilmek için olağanüstü zor şartlar altında inanılmaz bir yaşam mücadelesi veriyorlardı. Yicecek kıtlığı ve düşen bombaların arasında Tatyana ve Kızıl Ordunun genç subayı Aleksandr kendilerini savaş kadar tehlikeli sırların ve aileyi dağıtan imkânsız bir aşkın içinde bulmuşlardı. Stalin`in katı kurallarının geçerli olduğu Rusya, Hitler`in ülkeyi işgalinden sonra daha da şiddetlenen ölümcül baskıları arasında sıkışan âşıklar, bir yandan tarihin tarihin gizli kalmış köşelerine savrulurken bir yandan da kapılarını modern dünyaya açmaya hazırlanan bir asrın dönüm noktasında durmuşlardı.


Yorumum:

Bitti...
Başladığımdan beri elimden bırakamadığım kitap bitti. Şu an yarım kalmış hissediyorum.

Sovyetler Birliği'nin en kanlı günleri. Almanya ile yaşanan savaş yüzünden ülke berbat durumda. İnsanlar aç.
17 yaşındaki Tatyana savaş yüzünden eve yiyecek almak için dışarı çıktığında bankta otururken yolun karşısında onu görüyor, Alexander'ı.
Göz göze geliyorlar ve 2 gencin hayatları o anda birbiriyle kesişiyor.

Keşke kesişmeseydi ama iyi ki kesişti. Zamanlama yanlıştı.



Kitabı okurken resmen kriz geçirdim. Alexander tam anlamıyla bir şerefsiz ama o kadar harika ki hayatımda ilk defa böyle bir karakteri sahiplendim.
Bir bakış atıyor, bir gülümsüyor sanki ben Tatyana'ymışçasına eriyip bitiyorum. Fark ettim de bir erkekte üniforma gerçekten şart.
Neden Alexander'a aşık olduklarını anlamak zor değil. O korumacı tavırları
, fedakarlıkları, insanın içine işleyen bakışları, gülümsemesi... Daha ne olsun ki? 
Tek bir şey dışında. Şerefsizliği.

Kitap sizi içine çekiyor ve bitirmeden bırakamıyorsunuz. Ama bittiğinde de keşke bitmeseydi diyorsunuz. Yazar öyle güzel yazmış ki tebrik edesim geldi. Karakterlerin her biri ayrı güzel. O savaş günlerini okuyorsunuz hatta sadece okumakla kalmıyorsunuz resmen yaşıyorsunuz. Bütün her şeyi
, aşkı, özlemi, ihaneti, açlığı, sefaleti hissederek okuyorsunuz kitabı.
Hatta kendimi o kadar Tatyana rolüne kaptırdım ki kitap boyunca kapı çalsa da Alexander gelse diye bekledim.

Ya bir durum var, kitabın bütün gidişatıyla alakalı olan, işte o durum benim bütün sinirlerimi bozdu. Alexander'ı parçalayasım geldi.
Sen kim köpeksin ya? Ama öyle böyle değil çok seviyorum ya. Of şu an gözlerim yaşlı, kalbim kırık... Sonu beni o kadar üzdü ki. Alexander yaptı yine şerefsizliğini.
Sürekli bu çocuğa şerefsiz dedim ama okuyun, anlarsınız.
Bana hak vereceğinizden eminim.

Kitap o kadar güzeldi ki sevgimi kelimelerle anlatamıyorum. Ömür boyu tek bir kitap okumam gerekse ben Bronz Atlı'yı seçerdim. Öyle bir sevgi.
Milyon kere okuyabilirim.

Çok kalın gibi gözüküyor ama kitap bitince neden daha fazlası yok diye ağlayacak hale geliyorsunuz. O yüzden Allah'tan ikinci kitap var da işkence gibi bir bekleyiş yaşamayacağım.

Hemen gidip 2. kitap olan Tatyana ve Alexandr'a başlıyorum yoksa bu şekilde dayanamam.

Bronz Atlı benim için fazlasıyla özel bir kitap oldu. Bırakın 5 yıldız vermeyi 555 yıldız olsa yine veririm.

8 Mayıs 2016 Pazar

KABT #12 Emma Chase - Sıkı Fıkı Kitap Yorumu


Kitap Adı: Sıkı Fıkı
Yazar Adı: Emma Chase
Seri Bilgisi: Tangled #3
Orijinal Adı: Tamed

Basım Yılı: 2016




Arka Kapak:

Sıkı Fıkı, Karmakarışık günlerine geri dönüyor. Fakat bu sefer tavsiyelerde bulunan ve Dee Dee’yle uğraşmak durumunda kalan tabii ki Drew değil, onun en yakın arkadaşı olan Matthew!




Eğer bu hikayeyi daha önce duyduysanız beni durdurun. Çapkın erkek bir kızla tanışır, ona aşık olur ve tepeden tırnağa değişir.


Epey güzel bir hikâye, değil mi? Ama bizim hikayemiz değil. Bizimki çok daha renkli.


Dee’yle tanıştığım an Dee’nin özel biri olduğunu biliyordum. O ise benim kendisiyle birlikte olup, sonra da onu hayal kırıklığına uğratacak bir erkek olduğumu düşündü. Aksini ispatlamamsa epey vakit aldı. Ama konu sevişme olduğunda epey ikna edici olduğum söylenebilir.


Bu hikayenin en güzel yanı sonu değil, o sona nasıl geldiğimiz…




           Emma Chase, favori yazarlarım arasına hoş geldin. Bu seriyi beklettiğim için çok üzgünüm böyle bir mükemmellikle karşılaşacağımı hiç tahmin etmemiştim. Ama erkenden vedalaşmadığım için de mutluyum öyle saçma bir ruh hali 😒 2016'nın en iyileri için ilk 10'a girdiler bile.





           İlk iki kitapta Drew'un hikayesini dinlemiştik sıra geldi Matthew'a.

           Ufak bir bilgilendirme yapayım, kitaplar farklı karakterlerin ağzından anlatılıyor. İlk kitap Drew, ikinci kitap Kate, üçüncü kitap ise Matthew tarafından anlatılıyor. Fakat karakterlerin hepsi bütün kitaplarda yer alıyor. O yüzden seriyi ilk kitaptan okumaya başlarsanız daha keyifli okursunuz, Sıkı Fıkı ile başlarsanız spoiler yemeye hazır olun.


           Matthew'u en az Drew kadar sevdim. Hal hareketleri, tavırları, duyguları, aşkı için çabalaması hepsi o kadar güzeldi ki. Resmen elinden tutup bu saatten sonra benimsin demek istedim.

            Tabi ki Matthew Drew'un bir tık daha uslu, edepli haliydi. Drew'un şehirdeki kızların yarısını belki de daha fazlasını elden geçirdiği gerçeği var 😒






           Bir erkeğin ağzından yazdığı halde ilk defa bu kadar gerçekçi ve doğal hissettirdi. Çünkü bir erkekte olması gerekenleri, hissettiklerini ve dışa yansıttıklarını tüm gerçekliğiyle gördük.
Emma Chase'in kalemi gerçek anlamda etkileyici ve çok güzel.



           Yarattığı karakterler, birer harika. Kadın karakterler güçlü, kendinden emin, zeki. Erkek karakterler çekici, komik, yakışıklı.
Elinize alın, bitirmeden bırakamayacaksınız çünkü deli gibi okutturuyor kendini. 3 kitabı 2 gün bile sürmeden bitirdim.



           Drew ve Matthew ile kesinlikle ve kesinlikle tanışın çünkü onların hayatları acayip eğlenceli ve renkli.  Onlar sizin bildiğiniz çapkınlardan değiller 😻


           Eğer hala okumadıysanız ve eğlenmelik, gülmelik aşırı akıcı, mutlu edici kitaplar arıyorsanız mutlaka tavsiyemdir 💕 Yalnız +18 sahnelerden rahatsız oluyorum okuyamıyorum diyen varsa bu kitaplara hiç bulaşmasın.



           Ayrıca Sıkı Fıkı'nın sonundaki ekstra bölümde Drew ve Kate ile hasret giderebilirsiniz ^_^


Puanım : 

3 Nisan 2016 Pazar

KABT #11 Fatma Erdek - Ben O Değilim Kitap Yorumu





Kitap Adı: Ben O Değilim
Yazarı: Fatma Erdek
Basım Yılı: 2015


Arka Kapak:
Siz hiç, birbirine tıpatıp benzeyen ikizler gördünüz mü?

İşte ben onlardan biriyim... Adım, Arın Soylu.
Genç, yakışıklı, güçlü ve mutlu bir erkeğin hayatı,  bir anda nasıl altüst olur? Kolay… Bunun için, serseri ikizinizle, akıl almaz bir oyunun içine girmeniz yeterli. Sadece üç haftalığına, başka birinin hayatını yaşamaya cesaret ederseniz, beraberinde gelecek bütün sürprizlere de hazırlıklı olmalısınız.
Ben de hazırlıklıydım. Ta ki onu görene kadar... Tuna’mı… Bal rengi saçları ve güneş gibi parlayan yüzüyle, birdenbire hayatımı kökünden değiştirmişti. O benim beklediğimdi, o benim geleceğimdi. Onu elde etmeme kimse engel olamazdı. Hiçbir şey beni durduramazdı. Durduramadı da…
Başardım mı? Evet! Onu aşkıma inandırdım. Onu kendime âşık ettim.
Peki ya sonra? Hiçbir yalan sonsuza dek sürmez, öyle değil mi? Bir gün, hiç ummadığım bir anda, yalanımla yüzleşmek zorunda kaldım. Artık ‘Ben o değilim’ desem de bir faydası yoktu. Tuna bana inanmıyordu.
Ne yapacaktım şimdi? Vaz mı geçecektim hayatımın kadınından?
Elbette hayır!
Bedelini ödeyip, seni kazanacağım, Tuna cadısı! Her ne olursa olsun…




     


        Arın ve Meriç tek yumurta ikizi. Arın'daki doğum lekesi hariç ses tonları bile tıpa tıp aynı. Bu durum sürekli karıştırılmalarına yol açıyor.


      Arın ailesinin rasathanesinin Yunanistan'daki kolunun başında duruyor. 
Soylu ailesi bu işe kendilerini adamışlar.

Gemilere yeni doğan kız çocuklarının adlarını veya gelinlerin adlarını koyuyorlar. Hatta ikizlerin annesi babası bu yüzden bir an önce evlenmelerini istiyor. 
Gemileri denize indirirken ailecek mutluluktan ağlıyorlar falan öyle bir sevgi yani.


      İşte Arın'ın Yunanistan'da mutlu bir hayatı ve Celia adındaki bir manken ile uzun süredir devam eden bir ilişkisi var.


      Meriç ise Türkiye'de ailesinin yanında yaşıyor. Capcanlı bir kişiliği var. Rengarenk giyiniyor ve tam bir çapkın. Arın'ın tam zıttı. Asla romantik işlere gelemiyor. Derken bir gün bir kızın peşinden taaa nerelere gidiyor. Nereler olduğunu unuttum ama baya uzaklara dağ tırmanışına falan gitti bu kız için.
Ve gitmeden önce Arından ufak bir iyilik istedi. Küçükken hep yaptıkları gibi Meriç'in yokluğunda Arın, ikizinin yerine geçip onun yokluğunu fark ettirmeyecek.

      Zorla da olsa ikna olan Arın daha ilk günden sekreterin gazabına uğruyor ne olduğunu şaşırıyor. Ardından hiç tanımadığı bir kadın -Tuna- arabasını çiziyor yanı aslında Meriç'in arabasını çiziyor.  Tuna geçmişten Meriç'e kinli. Aklınca intikam almaya çalışıyor. İşte Arının, Tuna'yla ilk tanışması bu şekilde oluyor.

      Kitap akıcıydı ama bence 200 sayfa kadarı fazlaca uzatılmış. O kısımlar olmadan da olaylar gideceği yere ulaşırdı. Bir de kitap uzun ama her şey kısacık sürede gelişti geri kalan sayfalar öylesine yazılmış gibi geldi bana. Mesela kısacık sürede aşık olundu ya da ne bileyim Arın ve Celia'nın ilişkileri gayet güzelken ortada bir sorun yokken sanki uzun zamandır tartışma içindelermiş gibi birbirlerine daha fazla tahammül edemeyeceklermiş gibi aniden bitiverdi bir anda ayrılık kararı alındı. Sonra kalan sayfalar vakit geçirmek amaçlıydı. 

      Ayrıca Arın'ın, Celia ile gayet güzel bir ilişki yaşarken, Celia ile evlenmeyi düşünmemesi buna rağmen aynı evde yaşamaları ama Arın'ın, ben namuslu bir Türk kızıyla evlenirim tripleri, eski Türk kafasıyla düşünmesi açıkcası sinirimi bozdu. Ailesi de eski kafalıydı. Tamam gelenek göreneklere bağlıyız da sen bir ilişkiye 3 sene vermişsin bir şeyleri göze almış olman lazımdı o kız sana kalbini, bedenini açmış, geleneklere bağlıyız diye de kullanıp atılamaz yani.

      Bazı ufak tefek tutarsızlıklar vardı şu an hatırlamıyorum. Tuna çok dengesizdi ne düşündüğü ne yaptığı belli değildi. Ayrıca çok inatçıydı. Arın ise ilk görüşte kızın peşinde koşmaya başladı. İlk görüşte aşk olabilir belki tabi ben böyle bir şeye inanmıyorum ama ortada Celia varken ne bileyim bu kadar çabuk aşık olmamalıydı. En azından önce Celia ile arasındakini bitirmeliydi.

      En çok son 70 sayfayı beğendim. Kitap genel olarak akıcıydı ama dediğim gibi gereksiz uzundu. Biraz daha kısa olsa 300 sayfa civarı çok daha güzel olurmuş. Benim eğlenerek okuduğum bir kitap oldu. Konusu 
gayet güzeldi. Ama daha farklı işlenebilirdi.

       Fatma Erdek'in kalemini sevenlere tavsiye ederim ama bence Gece İle Şafak her daim zirvede kalacak.


Puanım:

3 Mart 2016 Perşembe

Jessica Park - Sırılsıklam Aşk Kitap Yorumu


Kitap Adı: Sırılsıklam Aşk
Yazar Adı: Jessica Park
Seri Bilgisi: Flat Out Love #1
Orijinal Adı: Flat Out Love
Basım Yılı: 2015






Arka Kapak:

Uzun boylu, en azından bir seksen olmalı. Alnına düşen kum rengi saçları onu daha da cazibeli kılıyor… Tişörtünün üstünde “Kankam Nietzsche’dir” yazıyor. Bu Matt’ti... Julie’den hoşlanıyordu. Bir de Finn var; Julie’nin âşık olduğu. Karmaşık mı? Tuhaf mı? Kesinlikle öyle. Boston’a okumak için gelen Julie Seagle, hayatının böylesine altüst olacağını bilemezdi. Her şey onun için tam bir hayal kırıklığı olmuştu; dolandırılmış, ortada kalakalmıştı. Bu zor durumda sığınabileceği bir yer ararken yardımına Watkins ailesi yetişir. Ne var ki Julie, sığındığı bu ailenin biraz tuhaf olduğunu ve büyük sırlar taşıdığını düşünmeye başlar. Genç kadın, burada kalıp kalmaması gerektiğine karar vermeye çalışırken, ansızın kapısını çalan duygu onu şaşkına çevirir. Bu aşktır; virajlı, engebeli ve heyecanlı bir yolculuk… Ve böylesi bir yolculukta kimsenin yara almadan kurtulması mümkün değildir.

“Bugüne dek okuduğum en iyi kitap... Sayısız kitap okudum ama bunun gibisini asla. Gülmekten gözlerimden yaşlar geldi. Komik, hüzünlü, romantik, sözün kısası harika.”



           Sırılsıklam aşk bitti. Kitabın arkasını okumak gibi bir hataya düşmüştüm. Keşke okumasaydım. En can alıcı noktayı kapağa niye yazarlar ki? Başında koskocaman spoiler yazsa yeridir. Arkasını okumamanızı tavsiye ederim. 



           Julie üniversite için Boston'a gidiyor ve orada önceden kiraladığı evin aslında olmadığını görüyor. Yani dolandırılmış. Elinde valizleri ile sokakta kalıyor. Annesinin çok eski yakın bir arkadaşı, Erin Watkins, Boston'da yaşıyor ve Watkins ailesi Julie'yi evlerinde yaşaması için yanlarına alıyor. Fakat Watkins ailesinin tuhaf davranışları, sakladıkları sırları var. Julie bunu öğrenebilecek mi? Kendisini Watkins'lere sevdirebilecek mi?

           Matt, tuhaf tişörtler giyen, aşırı inek ve aşırı sevimli biri. Julie ile atışmalarını, diyaloglarını okurken çok eğlendim. Celeste ise küçük kardeş. Sessiz sakin, kendini dış ortama kapatmış, asosyal ayrıca çok büyük bir problemi var. Julie ise Celeste'in duvarlarını yıkıp ona ulaşmaya çalışıyor.

           Hani çok sevdiğiniz bir yiyecekten son lokma kalmıştır. Yersiniz tadı damağınızda kalır, son lokma olduğu için kıymetlidir. Devamı yoktur çünkü. İşte bu kitapta onları hissettim. Bitmesin devam etsin ömür boyu açıp okuyayım istedim.


           Ben çok çok basit bir aşk hikayesi beklerken karşılaştığım şey bambaşka oldu. Herkes sonundan bahsediyordu. En fazla ne olabilir ki? dedim. Demez olaydım. Yüz yılın şokunu yaşamış olabilirim. 474838 tane senaryo düşündüm aklıma bütün klişe aşk romanı sonlarını getirdim tahmin edebildiğim yer sadece %3'lük kısmıydı.

           Karakterler o kadar sıcak, o kadar içten, o kadar güzellerdi ki. Her birine sarılasım geldi. Karakterleri yaşadım. Hüzünlerini, sevinçlerini, kalp kırıklıklarını... Her şeyiyle hissettim. Şu an keşke kitabı unutsam da tekrar aynı heyecanla okusam diyorum. İyi ki Antalya'ya gidip almışım -Isparta'da yoktu çünkü-. Böyle bir kitabın okunması gerekiyor. Eminim size de çok iyi hissettirecek, son sayfayı kapattığınızda yüzünüzde bir gülümseme olacak. 2016 favorilerim arasına hoşgeldin Sırılsıklam Aşk.


Puanım:

Rainbow Rowell - Eleanor & Park Kitap Yorumu


Kitap Adı: Eleanor & Park
Yazar Adı: Rainbow Rowell
Basım Yılı: 2015

Arka Kapak:

İki Uyumsuz İnsanSıradışı Bir AşkeleanorKızıl saçlar, tuhaf giysiler. Park başını çevirene kadar onun arkasında duran; o uyanana kadar yanında uzanan; diğer herkesi daha soluk, daha sıradan ve yetersiz gösteren… Eleanor.parkBir şarkıyı ona dinletmeden Eleanor’un seveceğini bilen; o sonunu anlatmadan esprilerine gülen; göğsünde, tam boğazının altında, Eleanor’u ona verdiği sözleri tutmaya itecek bir yere sahip olan… Park.İlk aşkın sonsuza dek sürmeyeceğini bilecek kadar zeki ama bunu deneyecek kadar cesur ve umutsuz, on altı yaşındaki iki talihsiz âşığın bir okul yılı boyunca süren hikâyesi.Eleanor, Park’la karşılaştığında siz de ilk aşkınızı ve nasıl da büyülendiğinizi hatırlayacaksınız...

 “Eleanor&Park, genç olup bir kıza aşık olmanın ötesinde, genç olup bir kitaba âşık olma hissini de hatırlattı bana.”
-John Green, Aynı Yıldızın Altında’nın yazarı
“Komik, umut dolu, biraz küfürbaz, seksi ve hüzünlü… Bu tatlı aşk hikâyesi hem gençleri hem de yetişkinleri etkileyecek.”
-Kirkus Reviews



“Bu çekici, zeki ve naif hikâye gerçek aşkla dopdolu. Okurlar Eleanor&Park’a hayran kalacak.”
-Gayle Forman, Eğer Yaşarsam’ın yazarı



         Eleanor asla sıradan olamayacak bir kız. Kızıl ve kıvırcık saçları, kareli erkek gömlekleri, kollarındaki fularlar ve bileklikler, bir sürü küçük kardeşi, annesi ve üvey babası, toplumdaki duruşu, tavırları Eleanor'u sıradan olmaktan çıkarıyor.
  
         Eleanor okul servisine bindiğinde, Park'ın yanının boş olması da Eleanor ve Park'ın başına gelebilecek en güzel tesadüf.          Park'tan nasıl bahsedeceğimi bilemiyorum. Her gün okumanız için size çizgi romanlar getiren, seveceğinizi tahmin ettiği müzikler için kaset dolduran, hatta kasetçalarından vazgeçip size veren, Dünya'da eşsiz ve sevilmeye değer olduğunuzu ve her türlü durumda yanınızda olacağını hissettiren, sadece sizin fikirlerinizi önemseyen birini düşünün. İşte o düşündüğünüz kişinin ekstra havalı, Asyalı ve yeşil gözlü olanı Park.

         Eleanor ve Park görebileceğiniz en ilginç çift. Keşke beni de birisi böyle sevse diye düşündüm, keşke benim de bir Park'ım olsa.          Kitabı okurken çikolatalı puding yiyormuşum gibi hissettim. Uzun zamandır bu kadar saf ve içten bir aşk hikayesi okumamıştım. Şehvet duygusu arka plandaydı. Geneli şehvet ve arzu üzerine yazılıyor şu sıralar. Bu yüzden Eleanor&Park daha da özel oldu benim için.          Açıkcası Eleanor'a çok kızdım. Asla birazcık anlayışlı davranayım demedi. Tamam kendini değiştirsin demiyorum ama bir insan bu kadar kendini soyutlamamalı. Azıcık insan içine karışabilmeli.          Her şeye rağmen güzeldi. Ama her güzel şeyin sonu vardır. Peki Eleanor&Park'ın o sonu neydi ya? Kriz mi geçirelim.... Her şeyi okuyucunun hayal gücüne bırakın zaten. Asla ve asla beğendiğim bir son olmadı. Bu kadar basit olmamalıydı bence.
Sonunu algılamam uzun sürdü ve 5 dakika boyunca son cümleye baktım...
         " 'Senden hoşlanmıyorum, Park" dedi Eleanor bir an gerçekten de bunu kastettiğini                            düşündürterek. "Ben," sesi neredeyse duyulmaz oldu, "sanırım ben senin için yaşıyorum."
           Park gözlerini kapayıp başını yastığına koydu." 







Puanım:

Stephanie Perkins - Lola Ve Komşu Çocuk Kitap Yorumu


Kitap Adı: Lola ve Komşu Çocuk
Yazar Adı: Stephanie PerkinsSeri Bilgisi: Anna and the French Kiss 
#2

Orijinal Adı: Lola and The Boy Next Door
Basım Yılı: 2015


Arka Kapak:
New York Times Çoksatan:
-2012 YALSA En İyi Genç Edebiyatı
-2013 ALA Rainbow Seçkisi
-2012 The Inky Awards Silver Inky Ödülü Adayı
-2011 Goodreads Choice Award En İyi Genç Yetişkin Romanı Adayı

Lola ve Komşu Çocuk, hem tatlı bir aşk hem gerçekçi bir dostluk hem de John Green ve Rainbow Rowell sevenlerin zevkle kucak açacağı bir kendini bulma hikâyesi.

Geçmişinde kalan çocuk, gelecekteki aşkı olabilir mi? Henüz kendini geliştirme aşamasındaki tasarımcı Lola Nolan modaya inanmıyordu... O, kostümlere inanıyordu. Kıyafet ne kadar parıltılı, eğlenceli ve farklı, yani etkileyiciyse o kadar iyiydi. Ve Lola'nın hayatı, özellikle de seksi rockçı erkek arkadaşı varken mükemmele gayet yakındı. Ta ki Bell ikizleri olarak da bilinen Calliope ve Cricket mahalleye tekrar taşınıp Lola'nın derinlere gömdüğünü düşündüğü acı verici geçmişini günyüzüne çıkarana kadar.

?"Stephanie Perkins bizim neslimizin Jane Austen'ı. Hikâyeleri kısa sürede unutamayacağınız kadar büyüleyici.
-Tahereh Mafi, Bana Dokunma romanının çoksatan yazarı-

"Büyülü… Âşık olmanın nasıl bir şey olduğunu gerçek anlamda hatırlatıyor." 
- Cassandra Clare, New York Times çoksatan yazarı-

"Zekice diyaloglar, taptaze karakterler ve bir sürü yakıcı temas... Sarah Dessen hayranları, aşk ve gerçekliği incelikle birleştiren Stephanie Perkins'i zevkle okuyacaklar."
-Kirkus Reviews-

"Perkins, insanların farklılıklarını kabullenmenin ancak aşk ile mümkün olduğunu son derece iyi bir şekilde gösteriyor." 
-Booklist-

"Zekice kurgulanmış diyaloglar ve seksi bir romantizm... Lola'nın fazlasıyla mütevazı espri anlayışı ve Perkins'in, onun gelgitli duygularını yazmaktaki becerisi birleşince ortaya elinizden bırakamayacağınız bir kitap çıkıyor." 
--Publishers Weekly-

"Çok modern, çok eğlenceli ve tartışılacak sorularla dolu." 
-Romantic Times Book Reviews-
(Tanıtım Bülteninden)



Lola Ve Komşu Çocuk bitti.

      Lola, normalin aksine gündelik halinde bile pırıltılı, abartılı kostümler giyen, peruk takan bir kız.
Ve ailesi 2 tane babadan oluşuyor. Ebeveynleri eşcinsel. Bir de Lola'nın sevgilisi var, Max. Bir babayla başa çıkmak zorken Max 2 tanesiyle başa çıkıyor.
  
                  Ve son olarak en önemli unsur, yan komşuları olan Bell ailesi. Lola ve Calliope küçüklükten sevmiyorlar birbirlerini. Calliope, herkesin özendiği güzel, narin bir kız. Ayrıca profesyonel buz patencisi. Cricket ise sevimli, zeki, komik, anlayışlı, güler yüzlü kısaca annelerin sürekli bahsettiği komşu çocuğu kalıbının mükemmel bir örneği. Bell ailesi uzun bir süre sonra tekrar geri dönüyor. Lola'nın yaşadığı şoku bir düşünün.
Zaten Cricket ve Calliope ile iyi olmayan bir geçmişi var bir de evleri yan yana.
                 Kitabın adından konuyu anlamışsınızdır zaten. Ben genel olarak bana hissettirdiklerinden bahsedeyim.
  
      
          Açıkcası beğendim mi beğenmedim mi tam emin değilim ama beğeni kısmı ağır basıyor. Ay bu kitap mükemmeldi herkes okusun okumazsanız çok şey kaybedersiniz tarzında değildi. Yine de çok sevimli bir aşk hikayesiydi. Kafamı dağıttı moralimi düzeltti. İyi hissettirdi. Son cümleleri okurken içim buruktu. Yüzümde oluşan gülümsemeyle kapattım kitabı. Kısa bir süre sizi mutlu edecek, çerezlik, eğlenceli bir kitap istiyorsanız tam olarak aradığınız kitap bu olabilir.




















Puanım:


5 Ocak 2016 Salı