3 Nisan 2016 Pazar

KABT #11 Fatma Erdek - Ben O Değilim Kitap Yorumu





Kitap Adı: Ben O Değilim
Yazarı: Fatma Erdek
Basım Yılı: 2015


Arka Kapak:
Siz hiç, birbirine tıpatıp benzeyen ikizler gördünüz mü?

İşte ben onlardan biriyim... Adım, Arın Soylu.
Genç, yakışıklı, güçlü ve mutlu bir erkeğin hayatı,  bir anda nasıl altüst olur? Kolay… Bunun için, serseri ikizinizle, akıl almaz bir oyunun içine girmeniz yeterli. Sadece üç haftalığına, başka birinin hayatını yaşamaya cesaret ederseniz, beraberinde gelecek bütün sürprizlere de hazırlıklı olmalısınız.
Ben de hazırlıklıydım. Ta ki onu görene kadar... Tuna’mı… Bal rengi saçları ve güneş gibi parlayan yüzüyle, birdenbire hayatımı kökünden değiştirmişti. O benim beklediğimdi, o benim geleceğimdi. Onu elde etmeme kimse engel olamazdı. Hiçbir şey beni durduramazdı. Durduramadı da…
Başardım mı? Evet! Onu aşkıma inandırdım. Onu kendime âşık ettim.
Peki ya sonra? Hiçbir yalan sonsuza dek sürmez, öyle değil mi? Bir gün, hiç ummadığım bir anda, yalanımla yüzleşmek zorunda kaldım. Artık ‘Ben o değilim’ desem de bir faydası yoktu. Tuna bana inanmıyordu.
Ne yapacaktım şimdi? Vaz mı geçecektim hayatımın kadınından?
Elbette hayır!
Bedelini ödeyip, seni kazanacağım, Tuna cadısı! Her ne olursa olsun…




     


        Arın ve Meriç tek yumurta ikizi. Arın'daki doğum lekesi hariç ses tonları bile tıpa tıp aynı. Bu durum sürekli karıştırılmalarına yol açıyor.


      Arın ailesinin rasathanesinin Yunanistan'daki kolunun başında duruyor. 
Soylu ailesi bu işe kendilerini adamışlar.

Gemilere yeni doğan kız çocuklarının adlarını veya gelinlerin adlarını koyuyorlar. Hatta ikizlerin annesi babası bu yüzden bir an önce evlenmelerini istiyor. 
Gemileri denize indirirken ailecek mutluluktan ağlıyorlar falan öyle bir sevgi yani.


      İşte Arın'ın Yunanistan'da mutlu bir hayatı ve Celia adındaki bir manken ile uzun süredir devam eden bir ilişkisi var.


      Meriç ise Türkiye'de ailesinin yanında yaşıyor. Capcanlı bir kişiliği var. Rengarenk giyiniyor ve tam bir çapkın. Arın'ın tam zıttı. Asla romantik işlere gelemiyor. Derken bir gün bir kızın peşinden taaa nerelere gidiyor. Nereler olduğunu unuttum ama baya uzaklara dağ tırmanışına falan gitti bu kız için.
Ve gitmeden önce Arından ufak bir iyilik istedi. Küçükken hep yaptıkları gibi Meriç'in yokluğunda Arın, ikizinin yerine geçip onun yokluğunu fark ettirmeyecek.

      Zorla da olsa ikna olan Arın daha ilk günden sekreterin gazabına uğruyor ne olduğunu şaşırıyor. Ardından hiç tanımadığı bir kadın -Tuna- arabasını çiziyor yanı aslında Meriç'in arabasını çiziyor.  Tuna geçmişten Meriç'e kinli. Aklınca intikam almaya çalışıyor. İşte Arının, Tuna'yla ilk tanışması bu şekilde oluyor.

      Kitap akıcıydı ama bence 200 sayfa kadarı fazlaca uzatılmış. O kısımlar olmadan da olaylar gideceği yere ulaşırdı. Bir de kitap uzun ama her şey kısacık sürede gelişti geri kalan sayfalar öylesine yazılmış gibi geldi bana. Mesela kısacık sürede aşık olundu ya da ne bileyim Arın ve Celia'nın ilişkileri gayet güzelken ortada bir sorun yokken sanki uzun zamandır tartışma içindelermiş gibi birbirlerine daha fazla tahammül edemeyeceklermiş gibi aniden bitiverdi bir anda ayrılık kararı alındı. Sonra kalan sayfalar vakit geçirmek amaçlıydı. 

      Ayrıca Arın'ın, Celia ile gayet güzel bir ilişki yaşarken, Celia ile evlenmeyi düşünmemesi buna rağmen aynı evde yaşamaları ama Arın'ın, ben namuslu bir Türk kızıyla evlenirim tripleri, eski Türk kafasıyla düşünmesi açıkcası sinirimi bozdu. Ailesi de eski kafalıydı. Tamam gelenek göreneklere bağlıyız da sen bir ilişkiye 3 sene vermişsin bir şeyleri göze almış olman lazımdı o kız sana kalbini, bedenini açmış, geleneklere bağlıyız diye de kullanıp atılamaz yani.

      Bazı ufak tefek tutarsızlıklar vardı şu an hatırlamıyorum. Tuna çok dengesizdi ne düşündüğü ne yaptığı belli değildi. Ayrıca çok inatçıydı. Arın ise ilk görüşte kızın peşinde koşmaya başladı. İlk görüşte aşk olabilir belki tabi ben böyle bir şeye inanmıyorum ama ortada Celia varken ne bileyim bu kadar çabuk aşık olmamalıydı. En azından önce Celia ile arasındakini bitirmeliydi.

      En çok son 70 sayfayı beğendim. Kitap genel olarak akıcıydı ama dediğim gibi gereksiz uzundu. Biraz daha kısa olsa 300 sayfa civarı çok daha güzel olurmuş. Benim eğlenerek okuduğum bir kitap oldu. Konusu 
gayet güzeldi. Ama daha farklı işlenebilirdi.

       Fatma Erdek'in kalemini sevenlere tavsiye ederim ama bence Gece İle Şafak her daim zirvede kalacak.


Puanım: