28 Mayıs 2015 Perşembe

KABT #1 J.A. Redmerski - Hiçliğin Kıyısında Kitap Yorumu

Kitap Adı: Hiçliğin Kıyısında
Yazar: J. A. Redmerski
Orjinal Adı: The Edge of Never
Seri Bilgisi: The Edge of Never #1
Sayfa Sayısı: 472
Basım Yılı: 2014
Yayınevi: Ephesus Yayınları


Arka Kapak:
Yirmi yaşındaki 
Camryn, alışılmışın dışında bir yaşam tarzı düşlemektedir. Fakat başına gelen trajediler bu yaşamı kendisinden zorla çekip alınca, ilk bulduğu otobüse atlayarak varış noktasını bilmediği bir yolculuğa çıkar. Çıktığı bu kendini yeniden keşfetme yolculuğunda, kendisi gibi nereye gideceğini bilmeyen, Andrew Parrish adında biriyle tanışır. Fakat Andrewun da bazı karanlık sırları vardır… Andrew yolculukları esnasında Camryne kimseye bağlı kalmadan, içinden geldiği gibi yaşama, en derin ve kuytu arzularına teslim olma sanatını öğretir. Ancak Andrew'un ondan gizlediği sır yolun sonunda kendisini beklemektedir. Bu sır ikiliyi bir araya getirebilecek midir, yoksa onları sonsuza dek birbirlerinden ayrılmaya mı mahkûm edecektir?


            Hiçliğin Kıyısında, tur kapsamında okuduğumuz ilk roman.

      Camryn 20 yaşında, sarışın, mavi gözlü, girdiği ortamda beğenilen ilgileri üzerine toplayan biri. Hayatın monotonluğundan sıkılmış bir kız. Alışılmışın dışında bir hayat istiyor ki aslında böyle bir hayat istemekte çok haklı. Ayrıca hayatını sorgulayıp her şeyi olduğu gibi kabul etmiyor. İlk aşkı olan Ian'ı trafik kazasında kaybediyor, abisi sarhoşken birine çarpıp öldürüyor ve hapiste yatıyor, yani aile denen bir şey kalmamış ortada. Acı çekmiş, ağır yükler taşımış. Derken bir gün yakın arkadaşı Damon'ın davranışı son noktayı koyuyor. Cam bu olayı en yakın arkadaşı olan Natalie'ye anlattığında, Natalie inanmıyor. Camryn de yeter artık diyerek yanına aldığı eşyalarıyla gördüğü patatesten dolayı aklına gelen ilk yer olan patatesiyle meşhur Idaho'ya doğru yola çıkıyor.

      Andrew 25 yaşında, kahverengi saçlı, yeşil gözlü, dövmeli, gamzeli çok yakışıklı ama kesinlikle tipinden dolayı kibirli değil. Ayrıca sürekli mutlu olmaya çalışan biri. Ve karşısındaki insanın da mutlu olmasını istiyor. Belki o da çektiği acıları bu şekilde gizlemeyi tercih ediyordur. Ölüm döşeğindeki babasını ziyarete gitmek ve kafasını toparlamak için uzun bir yolculuk istiyor. 

      Andrew ve Camryn tesadüfen aynı otobüste birlikte yolculuk yapıyorlar. Aslında "Tesadüf, yazgıya verilen hayali bir isimden ibaret "değil midir? Kendilerince yaşadıkları problemler onları bir araya getiren en önemli unsur.

      Aslında hepimiz böyle bir şeyi istemez miyiz? Çoğumuzun hayalidir her gün yaşadığı sıkıcı hayattan kurtulup çantaya eşyaları doldurup upuzun bir yola çıkmak. Tabi biz böyle bir yola çıksak bize Andrew gibi biri denk gelir mi? Orası belli, hayır. Gerçi böyle bir yola çıkamayız bile ama neyse.

      Andrew korumacı, şakacı, müzik zevki harika ve tam bir adam gibi adam olanlardan. Anlayışlı olmak konusunda master yapmış. Sadece dış görünüşü değil, düşünceleri de güzel olan biri. Ne istediğini bilen ve doğal kızlardan hoşlanıyor. Camryn dediğim dedik, eğlenceli ama kesinlikle aptal bir sarışın değil. İlk başlarda konusu basit gibi gelse de iyi ki okumuşum dediklerimden biri oldu bu kitap. Hani sanki yanında çok rahat hissettiğim ve en çok sevdiğim kişiyle birlikte seyahate çıkmış gibiydim. 2 karakterin ağzından anlatılması "Neden böyle bir şey yaptı ki?" diye düşünüp kendimi yiyip bitirmemi engelledi. Yalnız son bölümlerde "Nasıl olur? Oha be" tepkilerim eksik olmadı. Hiç beklemiyordum. Andrew ve Camryn, birbirlerini tamamlayan iki insan. Çok doğallar. Aralarında geçen diyaloglar çok eğlenceli. Favori çiftim olmaya adaylar.

 Puanım:

0 yorum:

Yorum Gönder