8 Ocak 2017 Pazar

Lauren Oliver - Deliryum Kitap Yorumu & Devam Kitapları

   
Kitap Adı: Deliryum
Yazar Adı: Lauren Oliver
Orijinal Adı: Delirium
Seri Bilgisi: Delirium #1

Sayfa Sayısı: 504
Basım Yılı: 2014

Arka Kapak:

Aşk tedavisinden sonar sonsuza dek mutlu ve güvende olacağımı söylediler.Ve ben, onlara hep inandım.Şimdiye dek.Şimdi artık her şey değişti.Artık, bir yalanın baskısı altında yüzyıl yaşamaktansa, aşk hastalığıyla geçireceğim kısacık bir ömrü tercih ederim.





         Herkese merhaba ^^


       Bugün efsane güzellikte bir kitabın yorumunu paylaşacağım. Deliryum'u elimden çok az bir süre bırakıp gün boyu okudum. Bittiği için yaşadığım üzüntü ama devamının elimde olmasından dolayı duydugum sevinç birbirine girmiş durumda. Cümleleri toparlayamıyorum.



      Aslında seri olarak yorumunu girmek istedim ama önce ilk kitabın güzelliğini fark ederseniz serinin devamının geleceğinden fazlasıyla eminim. Gelelim yoruma.


      

       Lena'nın yaşadığı yerde aşk, bulaşıcı bir hastalık sayılıyor adı da deliria. Bu yüzden 18 yaşına gelen herkes birtakım ameliyattan geçerek bu enfeksiyonu kapma riskinden kurtuluyor ve ameliyat mecburi. Eğer enfeksiyon kapan olursa ve 18 yaşından küçükse ameliyat tarihini erkene alıyorlar ve bu çok büyük bir risk. Çoğu zaman delirmelere yol açıyor. O yüzden aşık olmak çok büyük bir risk, kesinlikle yasak. Ve ölümcül.

     
        Deliria'ya yakalanan çoğu insan tedaviye direniyor ve intihar ediyor.

Aşklarını unutmaktansa ölmeyi tercih ediyorlar.


       Ülkedeki insanlar ameliyat sonrasında kendileri için uygun görülen eş listesinden bir aday seçip ömür boyu 'sağlıklı' bir hayat yaşıyorlar ama seçtikleri eşleriyle biraz fazla temas etmek bile yasak, arzular ve istekler kesinlikle yasak. Mesela fazla gülmek bile yasak çünkü bu da deliria belirtisi sayılıyor. Ayrıca tedavi edilmeyenlerin gece 9'dan sonra dışarı çıkması yasak. Aşk kelimesini kullanmak tamamen yasak. Telefonlar dinleniyor ve eğer aşk veya sempatizan gibi kelimeler duyarlarsa, kelimeleri kullananlar anında çürüyen kadar lahitlere atılıyorlar. Hatta nefret de yasak. Çünkü nefret güçlü bir duygudur beraberinde arzuyu getirir o da aşk demektir.

Duygulardan arınmış bir şekilde sıradan, tekdüze bir hayat. Devlet bunu sağlıyor. Sizi tehlikelerden koruyor, acı çekmenizi engelliyor. Her şeye onlar karar veriyor. Yapılacak çocuk sayısından dinlenen müziklere kadar. Her yanı yasaklarla ve kısıtlamalarla dolu, güvenli bir yer.
Lena'nın deliria riskinden kurtulmasına sayılı günler var sonrasında ona vaat edildiği gibi sakin bir hayat yaşayacak. Çünkü annesi daha önce deliria yüzünden gözlerinin önünde intihar ediyor ve Lena genetik olduğu varsayılan bu hastalığa yakalanma riski taşıyor.


       Lena mutluydu ta ki aslında her şeyin bir yalan olduğunu anladığı güne kadar.



       İşte orada devreye Alex giriyor. Eğer deliria böyle bir hastalıksa ben de üç beş doz alayım diyorsunuz çünkü Alex insana bunları söylettiriyor. Bir de sürekli elektrik verilen çitlerin öteki tarafı var. Orada yaşayanlara Sakatlar deniliyor. Devlete ve tedaviye bütün varlıklarıyla karşı çıkanlar.

Aslında var oldukları bile şehir efsanesi olarak düşünülüyor çünkü devlet onları gizli tutuyor ve varlıklarını reddediyor.


       Konu bakımından özgün müydü derseniz değildi. Daha önce okumuş olduğum Kurucunun Kızı ve Eşleşme kitaplarının harmanlanmış haliydi hatta biraz da karakterler bakımından Karanlık Zihinleri hatırlattı bana ama kesinlikle hepsinden abartısız 2-3 kat güzeldi.



       Karakterleri olsun, işlenişi olsun, yaşattığı duygular olsun mükemmeldi. Yazarın dili çok güzeldi. Giriş kitabı olmasına ve diğer kitaplara oranla daha az aksiyon olmasına rağmen kalbim ağzımda okudum kitabı. Her sayfası soluksuz okutturdu.

Asla bırakamadım. Özellikle Alex'in kitaba girdiği sayfalardan itibaren kendimi kitabın içinde kaybettim. Çok güzeldi ya.


       Lena'nın bazı hareketleri sinirimi bozdu. İlk başlarda çok pısırık ve korkak bir kızdı. Düşündüklerini ve hislerini karşı tarafa söylemeye çekiniyordu. Yine de bu ufak tefek detaylar puan kırmama bir sebep değil. Alex bütün eksiklikleri önemsizleştirdi. Kitabı kusursuzlaştırdı. Kitabı o kadar çok sevdim ki sürekli baştan başlayasım geldi. Zaten ileriki kitaplarda karakterler öyle bir değişiyor ki. Bambaşka kişiler oluyorlar.


       Ve o Lena.... Allah seni bildiği gibi yapsın. 2. kitabın sonunda kalbime bir hançer saplandı o kadar çok acı çektim ki. Her yeri ihanet kokusu sardı. Lena güçlü ve cesur bir karaktere dönüştü. Fakat ne kadar güçlü olursa olsun bu yaptıklarını asla ve asla affetmeyeceğim. Bu kadar iradesiz olduğun için senden nefret ediyorum Lena.



       Her kitap için daha güzeli olamaz derken bir sonraki kitaba geçtiğimde Allahım bu nasıl mükemmellik demekten kendimi alamadım. Yazarın her kitap bitiminde kendini fazlasıyla geliştirdiğini fark ediyorsunuz zaten.


       Sadece çeviri kısmında ufak bir kusur var. Aynı kişi tarafından çevrilmiş fakat bir kitapta çitin öteki tarafındakilerin adı Gereksizler diye çevrilirken bir kitapta Sakatlar diye çevrilmiş. Hapishanenin adı bir kitapta Lahitler olarak diğerinde Mezarlar olarak çevrilmiş. Bu tarz ufak tefek farklar vardı. Yine de hiç ama hiç problem değildi.


       Kitabın içinde sürüklendiğinizi hissediyorsunuz. Alıp götürüyor. Ufak bir detay var şimdiki zamanla yazılmış belki bu kısımdan hoşunuza gitmeyebilir gerçi ben 2. kitabın sonuna gelene kadar hangi zamanla yazıldığını fark etmemişim bile.



       3. kitapta aksiyon tavan. Kalp sıkışmalarına hazır olmanız lazım. Bir dakika durmuyorlar çünkü. Kitabın sonunu okurken üzerimden kocaman bir yük kalktı. İstemsizce kitabı okurken fazlasıyla gerilmişim. O stresi hissediyorsunuz zaten. Kapağı kapattım ve hafifledim ama bir anda o kadar maceranın içinden çıkınca hayatım çok sıradan gelmeye başladı. Her şeyin ucu açık kaldı daha farklı bir şeyler, net bir sonuç bekliyordum 'keşke devamı olsa' şeklinde düşünmeseydim daha iyi olurdu ama bu da kabulümdür.



       Böyle güzel kitaplar okudukça fazlasıyla mutlu oluyorum. Keşke bir imkan olsa da hiç bitmese. Bu seriyi çok fazla okuyan yok gördüğüm kadarıyla. Bekletmeyin okuyun. Çünkü hak ediyor.

Umarım okuyanlar da benim kadar beğenir ki beğeneceğinizden eminim 🙈
Seri Genel Puanım:






"Neden umursuyorsun ki?" diye soruyorum fısıldayarak.
"Sana söylemiştim," diye fısıldıyor. Nefesinin kuşağımın hemen arkasını gıdıkladığını, ensemdeki tüylerin dikilmesine yol açtığını hissedebiliyorum. "Senden hoşlanıyorum."
"Beni tanımıyorsun," diyorum çabucak.
"Ama tanımak istiyorum."

21 Ekim 2016 Cuma

Kullandığım Kitap Alışveriş Siteleri & Kitap Sitelerindeki Kampanyalar

Herkese merhaba^^ Bugün farklı bir yazıyla karşınızdayım.
Kitap satış sitelerindeki indirimleri bir yazıda toplamak istedim. Ayrıca siteler hakkındaki görüşlerimi de ufak ufak belirttim.
Malum etiket fiyatları 35-40 TL'lere ulaşınca insan ucuz kitap bulunca kaçırmak istemiyor.
Çok acayip istediğim ve uzun zamandır beklediğim bir kitap yoksa genelde alışveriş yapmak için 9.90 indirimlerini bekliyorum. Eğer Pegasus Yayınları değilse mutlaka indirime girecektir.
Pegasus'un en fazla indirim oranı %35 oluyor.... O da %35 indirimli haliyle zaten normal bir kitabın etiket fiyatına ancak iniyor. Neyse konumuz bu değil.
Gelelim indirimlere:


1-)OkuOku
Dex Yayınları 9.90 kampanyasına göz atmak için buraya tıklayabilirsiniz
Eksik Parça Yayınları 9.90 kampanyasına göz atmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Müptela, Yabancı ve İthaki Yayınları'nın bazı kitapları 9.90 buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Postiga Yayınları'nın 7.90'lık kitaplarına buradan ulaşabilirsiniz.

Kampanyalar stoklarla sınırlı oluyor. Acele etmenizi tavsiye ederim.

OkuOku çoğu kişi tarafından sürekli kullanılan ve memnun kalınan bir site. Benim de alışveriş yaparken ilk tercihim okuoku oluyor. Fiyatları çoğu siteden daha uygun. Hızlı gönderi yapıyorlar, kitaplarda hasar olmuyor ayrıca kapıda ödeme seçeneği de var. Kampanyaları düzenli takip ederseniz yeni çıkan, popüler kitapları uygun fiyatlara satın alabilirsiniz.


2-)Kitap Sihirbazı
Yabancı, Arkadya Bitter, Novella, İndigo, Go!, Martı vb birçok yayını 9,90'a bulabilirsiniz. Ayrıca fırsat bölümündeki kitaplarda %40-45 civarında indirim var. Buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Benim sürekli alışveriş yaptığım sitelerden biridir. Bazen kargolama işi gecikebiliyor ama Allah'tan kitapları hasarsız yolluyorlar ayrıca kapıda ödeme seçeneği de mevcut. Fırsat bölümündeki kitaplar sürekli yenileniyor. Takip etmenizi öneririm.

3-)İlknokta

İthaki Yayınları'nın indirimli kitaplarına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
İthaki fantastik kitaplar 9.90 buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Yabancı Yayınları'nı 9,90'a hatta 4.90'a bulabilirsiniz. Buradan ulaşabilirsiniz.
Locke Lamora, Anansi Çocukları, Kırılgan Şeyler ve Trendeki Kız gözüme çarpanlar arasında.
Belki listenizdeki kitapları ucuza bulabilirsiniz.


İlknoktadan daha önce 3 kere alışveriş yaptım. Bir siparişimde 5 farklı kitabın her birinden 3'er tane almak istemiştim ama asla sipariş adedine bakmıyorlar ve her kitaptan 1 tane göndermişler. Sürekli arayıp uğraşmak zorunda kalmıştım. Yine de çoğu zaman Yabancı, İthaki ve Müptela kitapları fazlaca indirimde oluyor. Ara sıra bakabilirsiniz.

4-)D&R
%30 ile %50 arasında değişen indirimler var. Buradan ulaşabilirsiniz.

Çoğu siteye göre pahalı olmasından ve sürekli hasarlı kargo göndermesinden dolayı pek tercihim değildir ama 9,90 kampanyalarında güzel kitaplar oluyor.


5-)Babil.com
Siyah Beyaz Klasikler seti %50 indirimli. Buradan ulaşabilirsiniz.
Haftanın kitabı Yazsam Roman Olur %50 indirimli. Buradan ulaşabilirsiniz.
Bazı kitaplar 9.90. Buradan ulaşabilirsiniz.
Küçük Ejderha Kokosnuss'un Maceraları seti %40 indirimli. Buradan ulaşabilirsiniz.
Lemur Kitap %50 imdirimli. Buradan ulaşabilirsiniz.

Babil gerek hızından dolayı gerek kitaplarda gösterdikleri titizlikten dolayı sık sık kullandığım bir site. Fiyatları diğerlerine göre biraz pahalı ama eğer kargo beklemeyi sevmiyorum, hasarlı gönderilen kitaplar beni delirtiyor diyorsanız babil'i gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.


6-)Hepsiburada.com
Çok satan güncel romanlarda %50 indirim var. Buradan ulaşabilirsiniz.
Sanırım her perşembe çok satan kitaplar %50 indirime giriyor. Ben öyle biliyorum. Her perşembe girip bakmanızı tavsiye ederim. Çok güzel kitaplar oluyor. Ayrıca gerçekten hızlı gönderim yapıyorlar. Ben Perşembe sabah sipariş vermiştim Cuma günü elimdeydi. Nasıl hızlı olduklarını düşünün artık.


Gerçi çoğu kişi indirimleri sürekli takip ediyor ama hepsi bir arada bulunsun istedim ve eğer gözden kaçırdıklarınız varsa diye böyle bir yazı paylaşmak istedim. Umarım faydalı olmuştur.

Herkese keyifli okumalar ^^

18 Ekim 2016 Salı

Bedriye Zobu - Soğuk Kitap Yorumu

Kitap Adı: Soğuk
Yazar Adı: Bedriye Zobu
Sayfa Sayısı: 482
Basım Yılı: 2015

Arka Kapak:
"Bir adam. Buzdan kaleleri olduğu varsayılan, aslında o hayali kalelerinin çok uzağında yaşayan bir güzel adam. Bir kadın. Ayaklarının dibine dökülen hayallerini, adamın ilgisiyle sulayıp yeşertmek isteyen mahzun bir genç kadın. "Çocuksun çocuk," dedi gülerken. Kısılan gözleri normal haline dönmeden, "Büyüme ama hiç," diye ekledi. Onun üslûbunun aksine karşısında daha ciddi durarak, "Sen büyüdün mü, adam?" diye soruverdim.





Yorumum:

         Sahil ve Baran. İkisi de etrafındakileri uzaklaştıran, soğuk görünümlü insanlar. Sahil, liseden beri Baran'a platonik. 

         Bir de Onay var, lisede Sahil'in canına okuyan, sürekli problem yaratan. 

         Konusundan bahsetmek istemiyorum, zaten az çok tahmin edilmiştir. 
Ben bu kitabı daha okumadan favorilerim arasına koymuştum öyle bir sevgi. Okudukça da çok yerinde bir karar verdiğimi fark ettim. 

         Ben bir karakter yaratacak olsaydım bu kesinlikle Baran olurdu. 
Evet öküz, kaba, sinirli biri ama işte gönül bu aşık olduk bir kere 😒 

         Baran, kendini dışarı kapatmış, hayatına çok fazla insan almayan bir tip. Nefret dolu bir insan beklemiştim. Aslında "buzdan kaleleri" o kadar da buzdan değilmiş onu öğrendim. 

         Sahil, platonikliğin yükü altında ezilen biri. Daha sahip olamadığı halde sürekli Baran'ı kaybetme korkusu yaşıyor bu da onun dengesiz hareket etmesine sebep oluyor. 

         Gerçekten çok ufak şeylerde sinirlenip ortamı terk ettiği oldu. Sinirlenecek bir şey de yok yani. Ufacık şeylerde kavga etti, problem çıkardı. 

         Onay, ne yaparsa yapsın sevemediğim bir karakter. Yaptığı şeylerin sebepleri var ama yeterli gelmedi. 

         Sahil'in ablası Deniz. Tek kelimeyle şırfıntı. Bir insan bu kadar karaktersiz, alçak olabilir 😒

         Yazarın kalemi acayip güçlü. Kitaptaki cümleler o kadar güzel ki. Her birini 2-3 kere okudum aklımda yer edinsin diye. İnsanı derinden etkiliyor.

         Kusursuz bir kitap mı? Hayır değil. Mesela Sahil'in bileği incindi 2 hafta ayağa kalkmaması lazım bir bakıyoruz Sahil yürüyor.
Ayrıca ertesi güne ne zaman geçildi, ne zaman gündüz oldu? Zaman geçişlerinde sıkıntı vardı. Ya da yaşanan bir olay sonrası akılda soru işaretleri kaldı ama o olay daha sonraki bölümlerde tekrar gündeme gelmedi unutuldu.
         Wattpad kitaplarına farklı bir bakış açısı getiren Soğuk'u her şeye rağmen çok sevdim. Çünkü Baran sevilmeyecek gibi değil. 

                Hazır ikinci kitap olan Vefa da çıkmışken bir bakmanızı tavsiye ederim.

     Puanım:


Aslında 4.5 vermiştim ama neyse ^^
        Sanırım 4N1K'dan sonra ilk defa bir Watty kitabına bu kadar yüksek puan veriyorum 🙊

        "Yağmur bazıları için histir. Fakat yağmur, kahverengi gözlü, hüzün paltolu güzel adamdı benim için. Yağmur bana onu hatırlatıyordu. Onun vazgeçilmez olduğunu... Onu sevdiğimi. Baran Uysal ki, kahverengi. Bir yağmur damlası misali." 

Rebecca Donovan - Sil Baştan Kitap Yorumu

Kitap Adı: Sil Baştan
Yazar Adı: Rebecca Donovan
Orijinal Adı: What If
Sayfa Sayısı: 456
Basım Yılı: 2016

Arka Kapak:

Kırık Kanatlarla Ne Kadar Yükseğe Uçabilir Kalbin?

Acı mı çekmedim? Yaralarını sen diye sardım kalbimin, gözyaşlarımla. Mutlu mu olmadım ya da? Gülmenin anlamı seninle büyümekti, küçülmeyen elbiseler gibiyken zaman. Dikenli yollar, yok olan umutlar ve yitirdiklerimiz ardımızda. Ama bana, yine yürür müsün o yolları diye sorsan küllerinden doğar gibi... Her şeye rağmen, seninle bir daha yanarım derim.



Yorumum:

      Nefes serisine aşık biri olarak, Sil Baştan'da umduğumu bulamadım.
Beklentimin yüksek olmasının sebebi de arka kapak yazısıydı. O kadar etkilendim ki acayip güzel bir şey bekliyordum. Ama yanılmışım.

      Cal, Rae ve Richelle küçüklükte çok yakın arkadaşlar ve mahallelerine yeni taşınan Nicole'ü de aralarına alıyorlar ve dördü takılmaya başlıyorlar. Derken bir gün Richelle mahalleden taşınıyor ve Nicole de Cal ve Rae ile sebebini bile söylemeden konuşmamaya, görüşmemeye başlıyor.

     
      Uzun zaman sonra bir gün Cal, kampüste bir kız görüyor ve Nicole sanıyor ama kız adının Nyelle olduğunu söylüyor. Cal ise Nyelle'in sırrını öğrenmek için uğraşmaya başlıyor. 


      Kitabı 1 ayda falan bitirdim tam okumaya niyetleniyorum elim başka kitaba gidiyor. Asla bağlanamadım, ısınamadım. 


      Kitap erkek karakterin ağzından anlatılıyor ve şimdiki zaman kipiyle yazılmış. 
Karakterleri de sevemedim nedense. Tek beğendiğim kısım çocukluk anılarını okumaktı. Bir de son sayfalarda sırların açığa çıktığı kısımları sevdim.


      Çok kötü bir kitap değildi ama yanlış zamanıma denk geldi galiba. Belki başka zaman okusaydım severdim. Benim için eh işte ayarında bir kitaptı. Bu gidişle Nefes serisi zirvede tek olarak kalmaya devam edecek. 


      Puanım:

Ayrıca yeni logoyu sevemedim nedense şimdi diğer parodilerle yan yana koyunca iğrenç duracak 😒

Maria V. Snyder - Zehir Ustası Kitap Yorumu

Kitap Adı: Zehir Ustası
Yazar Adı: Maria V. Snyder
Seri Bilgisi: Study, #1
Orijinal Adı: Poison Study
Sayfa Sayısı: 378
Basım Yılı: 2012
Arka Kapak:

Celladına âşık olsan, hapisten kaçar mıydın?

Hızlı bir ölüm mü isterdin, yoksa yavaş yavaş öldüren bir zehir mi içerdin?

Yelena idam edilmek üzereyken sıradışı bir teklif alır: Ixia'nın yeni komutanı Ambrose'un çeşnicisi olmayı kabul ederse, hapisten kurtulup en güzel yemekleri yiyecek ve sarayda yaşayacaktır. Ama komutanın en güvendiği adamı Valek, Yelena'ya Kelebek Tozu adında bir zehir içirir. Böylece Yelena Valek'ten her gün panzehir almak zorunda kalır yoksa onu acılı bir son beklemektedir. Kaçsa da, kalsan da ölüm hep arkasındadır.

Yelena her gün zehir konusunda eğitimler alır ve giderek uzmanlaşır; sarayda dostlar bile edinmeye başlamıştır. Fakat bu kez de yetimhanedeki korkunç geçmişi Yelena'nın peşini bırakmaz. Çok geçmeden, yeni askeri yönetime isyan edip eski krallığı savunan isyancılar ve görüldüğü yerde vurulması emredilen büyücüler de, Yelena'nın düşmanları arasına katılır.

Zehir Ustası, Maria Snyder'ın sürükleyici, özgün ve ayrıntılarıyla büyüleyen fantastik üçlemesinin ilk kitabı.

Yorumum:

       Herkese merhaba ^^ Uzun bir aradan sonra yorumlarımı yeni yeni girmeye başlıyorum.
Yaza kadar bu şekilde ara ara yorum girmeyi düşünüyorum.

       Kitaba gelirsek, mükemmeldi. MÜKEMMELDİ. Bir kurgu bu kadar mı güzel olur ya?
Yelena yetimhanede büyüyen bir kızdır. Kaldığı yetimhane, General Brazell'e aittir ve Brazell, oğlu Reyad ile birlikte yetimhanedeki çocuklara işkence ederek içlerindeki büyüyü ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Yelena başarısız olduktan sonra onu  Reyad'a veriyorlar. Reyad Yelena'ya türlü işkenceler yapıyor, eziyetler ediyor ve bir gün daha da ileri giderek tecavüz ediyor.

       Artık dayanamayan Yelena Reyad'ı öldürür.

       Yelena işlediği cinayetten dolayı zindandadır ve cinayetin cezası idamdır. İdam sırası Yelena'ya geldiğinde komutanın eski çeşnicisi öldüğü için komutanın en iyi ve en sadık adamı Valek (aşkım bebeğim canım hayatım) ona bir teklif sunuyor. Yelena kabul ederse Ixia komutanı Ambrose'un çeşnicisi olarak hayatına sarayda devam edebilecek ya da idam edilecek ve kendinden bir sonraki mahkuma çeşnici olma teklifi sunulacak.
Yelena da bu teklifi kaçırmıyor ve çeşnici olarak yeni hayatına başlıyor. Zorlu bir eğitimden geçiyor ve bütün zehirleri öğreniyor ama bir tane zehir hiçbir zaman aklından çıkmıyor çünkü ölümü bu zehir yüzünden olabilir. Kelebek Tozu. Çeşniciler saraydan kaçmasın diye içirilen bir zehir.
Yelena her gün Valek'ten panzehir almak zorunda kalıyor yoksa zehir onu 2 gün içerisinde yavaş yavaş öldürecek.

       Yelena saraydaki hayatına ve görevine alışıyor yeni arkadaşlar ediniyor fakat yetimhanede yaşadığı korkunç anılar peşini bırakmıyor. Geçmişin hayaleti sürekli Yelena'yı rahatsız ediyor.
O da yetmezmiş gibi usta bir büyücü peşine düşüyor. Kısaca kitapta heyecan hiç bitmiyor.

       Resmen bu kadar güzel bir kitabı 2-3 sene kitaplıkta bekletmişim. Kitabı bıraktıkça tekrar aldım elime. Aklım sürekli oradaydı. Günlük işlerime bile odaklanamadım.

       Valek'e bayıldım.Kalbimi ellerine teslim ettim yani. Elinden zehir olsa içerim *-* Ah Valek.... Çevik, kuvvetli, koruyucu ve acımasız suikastçı.. Resmen Maria demiş ki ben mükemmel bir karakter yaratayım ve okuyanlar ona aşık olsun sonra gerçek dünyadaki erkekleri beğenmesinler ortaya da Valek'i çıkarmış. Yelena'nın hayatını kaç kere kurtardı sayamadım. Sürekli tetikte. Ayrıca aynı anda silahlı olan 4 kişiyle silah olarak sadece metal bir bira bardağı kullanarak dövüşebiliyor. Çünkü mükemmel olmak bunu gerektirir.


       Yelena'nın gücüne hayran kaldım. Hırsı, yaşama tutunma çabası takdirlikti. Ayrıca çok zeki ve kolayca öğrenen bir karakter. Kendini savunması gerektiğinin farkında ve bunun için kendisine yardım edecek iki kişi buluyor. Ari ve Janco.

       Bu arada kitaptaki favori ikilim -Valek'in yeri çok ayrı tabi- Ari ve Janco. O kadar tatlılar ki. Yelena'yı küçük kız kardeşleri gibi sahiplenmeleri, dövüşmeyi öğretmeleri, tehlikelere karşı korumaları falan. Kıskandım. Hem de çok.


       Kitaptaki kötü karakterleri bile sevdim. Yazar öyle güzel kurgulamış ve mükemmel karakterler yaratmış ki. Beğenmemek elde değil yani.

       Tamam Brazell, Reyad ve Mogkan'dan falan ölümüne nefret ettim ama olsun.

       Zaten insanı sıkan, zorlayan ya da Kızıl Yükseliş gibi beynini yakan bir kitap değil.
Yaratılan dünyaya girmek çok kolaydı. Ve kitaba başladıktan sonra kendinizi o ortamda kaybediyorsunuz.


       Şu sıralar okuduğum kitapları çok beğeniyorum ve Zehir Ustası da acayip severek, beğenerek okuduğum bir kitap oldu.


       Umarım okuyanlar da benim kadar beğenir ^^

       Puanım:



11 Ekim 2016 Salı

Paullina Simons - Bronz Atlı Kitap Tanıtımı




     Herkese merhaba ^^

      Çok fazla severek, hatta sevmek hafif kalır, delicesine bir tutkuyla okuduğum Bronz Atlı *yorumum için tık* kitabını basan yayınevi kapandığından dolayı kitabın baskısı yoktu ve ben pdf olarak okumak zorunda kalmıştım.

      Daha sonra ise yayın haklarının Pegasus Yayınları tarafından alındığını öğrenmiştim ve o günden beri de çıksa da elime alsam yeniden okusam, kitabı baştan sona post-itle donatsam diye bekliyordum veeee o gün geldi.
Bronz Atlı karton kapaklı bir şekilde etiket fiyatı 39 TL olarak 19.10.2016 tarihinde ön siparişe açılacak.

      Şu harika kapağa bakar mısınız? Gözlerimden kalp fışkırıyor resmen.
      E tabi bunu gören ben durur muyum? Hemen gittim sipariş verdim. Elime ulaşmasını sabırsızlıkla bekliyorum. Biraz çok bekleyecek gibi gözüküyorum ama buna değer.


      Umarım 2. ve 3. kitaplarının çevrilmesini çok uzun süre beklemeyiz. Okuyun bana hak vereceksiniz.

Bir de ben dayanamayıp 2. kitabı da okudum ve hala 3. kitabı bekliyorum. İnanın çok zor.
Bu kitabı ölümüne tavsiye ediyorum. Her şeyi bırakın ve Bronz Atlı'ya başlayın. Pişman olmazsınız.

Paullina Simons - Bronz Atlı Kitap Yorumu

Kitap Adı:Bronz Atlı
Yazar Adı:Paullina Simons
Orijinal Adı:The Bronze Horseman
Seri Bilgisi:
The Bronze Horseman #1
Sayfa Sayısı: 663

Arka Kapak:
Acımasız bir kışın ve alman Ordusu tarafından kuşatılan 1941 Leningrad`ında, Metanov ailesi hayatta kalabilmek için olağanüstü zor şartlar altında inanılmaz bir yaşam mücadelesi veriyorlardı. Yicecek kıtlığı ve düşen bombaların arasında Tatyana ve Kızıl Ordunun genç subayı Aleksandr kendilerini savaş kadar tehlikeli sırların ve aileyi dağıtan imkânsız bir aşkın içinde bulmuşlardı. Stalin`in katı kurallarının geçerli olduğu Rusya, Hitler`in ülkeyi işgalinden sonra daha da şiddetlenen ölümcül baskıları arasında sıkışan âşıklar, bir yandan tarihin tarihin gizli kalmış köşelerine savrulurken bir yandan da kapılarını modern dünyaya açmaya hazırlanan bir asrın dönüm noktasında durmuşlardı.


Yorumum:

Bitti...
Başladığımdan beri elimden bırakamadığım kitap bitti. Şu an yarım kalmış hissediyorum.

Sovyetler Birliği'nin en kanlı günleri. Almanya ile yaşanan savaş yüzünden ülke berbat durumda. İnsanlar aç.
17 yaşındaki Tatyana savaş yüzünden eve yiyecek almak için dışarı çıktığında bankta otururken yolun karşısında onu görüyor, Alexander'ı.
Göz göze geliyorlar ve 2 gencin hayatları o anda birbiriyle kesişiyor.

Keşke kesişmeseydi ama iyi ki kesişti. Zamanlama yanlıştı.



Kitabı okurken resmen kriz geçirdim. Alexander tam anlamıyla bir şerefsiz ama o kadar harika ki hayatımda ilk defa böyle bir karakteri sahiplendim.
Bir bakış atıyor, bir gülümsüyor sanki ben Tatyana'ymışçasına eriyip bitiyorum. Fark ettim de bir erkekte üniforma gerçekten şart.
Neden Alexander'a aşık olduklarını anlamak zor değil. O korumacı tavırları
, fedakarlıkları, insanın içine işleyen bakışları, gülümsemesi... Daha ne olsun ki? 
Tek bir şey dışında. Şerefsizliği.

Kitap sizi içine çekiyor ve bitirmeden bırakamıyorsunuz. Ama bittiğinde de keşke bitmeseydi diyorsunuz. Yazar öyle güzel yazmış ki tebrik edesim geldi. Karakterlerin her biri ayrı güzel. O savaş günlerini okuyorsunuz hatta sadece okumakla kalmıyorsunuz resmen yaşıyorsunuz. Bütün her şeyi
, aşkı, özlemi, ihaneti, açlığı, sefaleti hissederek okuyorsunuz kitabı.
Hatta kendimi o kadar Tatyana rolüne kaptırdım ki kitap boyunca kapı çalsa da Alexander gelse diye bekledim.

Ya bir durum var, kitabın bütün gidişatıyla alakalı olan, işte o durum benim bütün sinirlerimi bozdu. Alexander'ı parçalayasım geldi.
Sen kim köpeksin ya? Ama öyle böyle değil çok seviyorum ya. Of şu an gözlerim yaşlı, kalbim kırık... Sonu beni o kadar üzdü ki. Alexander yaptı yine şerefsizliğini.
Sürekli bu çocuğa şerefsiz dedim ama okuyun, anlarsınız.
Bana hak vereceğinizden eminim.

Kitap o kadar güzeldi ki sevgimi kelimelerle anlatamıyorum. Ömür boyu tek bir kitap okumam gerekse ben Bronz Atlı'yı seçerdim. Öyle bir sevgi.
Milyon kere okuyabilirim.

Çok kalın gibi gözüküyor ama kitap bitince neden daha fazlası yok diye ağlayacak hale geliyorsunuz. O yüzden Allah'tan ikinci kitap var da işkence gibi bir bekleyiş yaşamayacağım.

Hemen gidip 2. kitap olan Tatyana ve Alexandr'a başlıyorum yoksa bu şekilde dayanamam.

Bronz Atlı benim için fazlasıyla özel bir kitap oldu. Bırakın 5 yıldız vermeyi 555 yıldız olsa yine veririm.

8 Mayıs 2016 Pazar

KABT #12 Emma Chase - Sıkı Fıkı Kitap Yorumu


Kitap Adı: Sıkı Fıkı
Yazar Adı: Emma Chase
Seri Bilgisi: Tangled #3
Orijinal Adı: Tamed

Basım Yılı: 2016




Arka Kapak:

Sıkı Fıkı, Karmakarışık günlerine geri dönüyor. Fakat bu sefer tavsiyelerde bulunan ve Dee Dee’yle uğraşmak durumunda kalan tabii ki Drew değil, onun en yakın arkadaşı olan Matthew!




Eğer bu hikayeyi daha önce duyduysanız beni durdurun. Çapkın erkek bir kızla tanışır, ona aşık olur ve tepeden tırnağa değişir.


Epey güzel bir hikâye, değil mi? Ama bizim hikayemiz değil. Bizimki çok daha renkli.


Dee’yle tanıştığım an Dee’nin özel biri olduğunu biliyordum. O ise benim kendisiyle birlikte olup, sonra da onu hayal kırıklığına uğratacak bir erkek olduğumu düşündü. Aksini ispatlamamsa epey vakit aldı. Ama konu sevişme olduğunda epey ikna edici olduğum söylenebilir.


Bu hikayenin en güzel yanı sonu değil, o sona nasıl geldiğimiz…




           Emma Chase, favori yazarlarım arasına hoş geldin. Bu seriyi beklettiğim için çok üzgünüm böyle bir mükemmellikle karşılaşacağımı hiç tahmin etmemiştim. Ama erkenden vedalaşmadığım için de mutluyum öyle saçma bir ruh hali 😒 2016'nın en iyileri için ilk 10'a girdiler bile.





           İlk iki kitapta Drew'un hikayesini dinlemiştik sıra geldi Matthew'a.

           Ufak bir bilgilendirme yapayım, kitaplar farklı karakterlerin ağzından anlatılıyor. İlk kitap Drew, ikinci kitap Kate, üçüncü kitap ise Matthew tarafından anlatılıyor. Fakat karakterlerin hepsi bütün kitaplarda yer alıyor. O yüzden seriyi ilk kitaptan okumaya başlarsanız daha keyifli okursunuz, Sıkı Fıkı ile başlarsanız spoiler yemeye hazır olun.


           Matthew'u en az Drew kadar sevdim. Hal hareketleri, tavırları, duyguları, aşkı için çabalaması hepsi o kadar güzeldi ki. Resmen elinden tutup bu saatten sonra benimsin demek istedim.

            Tabi ki Matthew Drew'un bir tık daha uslu, edepli haliydi. Drew'un şehirdeki kızların yarısını belki de daha fazlasını elden geçirdiği gerçeği var 😒






           Bir erkeğin ağzından yazdığı halde ilk defa bu kadar gerçekçi ve doğal hissettirdi. Çünkü bir erkekte olması gerekenleri, hissettiklerini ve dışa yansıttıklarını tüm gerçekliğiyle gördük.
Emma Chase'in kalemi gerçek anlamda etkileyici ve çok güzel.



           Yarattığı karakterler, birer harika. Kadın karakterler güçlü, kendinden emin, zeki. Erkek karakterler çekici, komik, yakışıklı.
Elinize alın, bitirmeden bırakamayacaksınız çünkü deli gibi okutturuyor kendini. 3 kitabı 2 gün bile sürmeden bitirdim.



           Drew ve Matthew ile kesinlikle ve kesinlikle tanışın çünkü onların hayatları acayip eğlenceli ve renkli.  Onlar sizin bildiğiniz çapkınlardan değiller 😻


           Eğer hala okumadıysanız ve eğlenmelik, gülmelik aşırı akıcı, mutlu edici kitaplar arıyorsanız mutlaka tavsiyemdir 💕 Yalnız +18 sahnelerden rahatsız oluyorum okuyamıyorum diyen varsa bu kitaplara hiç bulaşmasın.



           Ayrıca Sıkı Fıkı'nın sonundaki ekstra bölümde Drew ve Kate ile hasret giderebilirsiniz ^_^


Puanım :